Stratonikeia, Muğla İli Yatağan İlçesi Eskihisar Köyü’nde yer almaktadır. Tamamı mermerden yapılmış en büyük antik kenttir. Antik dönemin en büyük Gymnasionuna (105×180 m) sahip kent; Antik dönem ile Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi yapı ve kent dokusunun bir arada görülebileceği nadir antik şehirlerden biridir.
Stratonikeia’nın yeri
Stratonikeia, Muğla İli Yatağan İlçesi Eskihisar Köyü’nde yer almaktadır. Yatağan-Milas karayolu 7. kilometresinde, Stratonikeia antik kenti içinden geçmektedir. Denizden ortalama yüksekliği 500 metredir. Stratonilkeia, Akdağ (1209 m) ve Kurukümes (1373 m) Dağları’nın uzantısı olan tepelerin birleştiği noktadaki Kadıkulesi Tepesi’nin kuzey yamacı ile devamındaki düzlüğe kurulmuştur. Eskihisar Köyü, Stratonikeia antik kenti üzerine kurulduğu için antik yapılar ile köy yerleşimine ait kalıntıların tamamı iç içe durmaktadır.
Şehir Planı
Antik kentin belirli yapılarında kazılar yapılmıştır. Şehir planına ait yapılar gün yüzüne zamanla çıkarılmaktadır. Kazılan yapılar ve tespit edilen cadde sokak sistemine göre şehrin ızgara planlı olduğu anlaşılmaktadır.
Kazılar
Stratonikeia’yı ilk kez A.Laumonier 1933’de yayınladığı kitabında yazmıştır. Kitabın adı “Notes sur un voyage un Caria” dır. İlk bilimsel kazılar 1 Ağustos 1977’de Prof Dr. Yusuf Boysal başkanlığında başlamıştır. Kazı ekibinin çalışmaları 1999 yılına kadar devam etmiştir. 2003-2006 yılları arası Prof. Dr. M. Çetin Şahin başkanlığında kazılar sürmüştür. 2008 yılından beri de Doç. Dr. Bilal SÖĞÜT tarafından kazılar yürütülmektedir.
Şehrin önceki isimleri ve Stratonikeia adı
Kentin adının Hititler Dönemi’nde Atriya, Klasik Dönem’de Khrysaoris ve Idrias olarak bilinmektedir. M.Ö 281 yılından sonra Antiokhos tarafından, önce üvey annesi ve sonra eşi olan Stratonike adına bu kentin adı değiştirilmiştir.
Kuruluş Hikayesi
Stratonikeia’nın kuruluş hikayesi Byzantion’lu Stephanos tarafından bahsedilmiştir. Kent, M.Ö.281-261 yılları arasında Antiokhos tarafından kurulmuştur. Stratejik konumunun yanında bir de hikayesi vardır.
Kral Seleukos Nikator’un karısının ölümünden sonra evlenmek istemiş ve yeni eş olarak kendine çok güzel bir kızı, Stratonikeia’yı seçmiştir. Aksilik o ki, Stronikeia, Seleukos’un oğlu Antiochos ile çoktandır aşk yaşıyormuş. Kız, Kral ile evlenmek zorunda kalmıştır. Ancak Seleukos oğlunun sevgilisi ile evlendiğinde habersizdir. Kısa bir süre sonra Antiochos hastalanır ve yatağa düşer.
Bir çok hekimin çare bulamadığı hastalığa Karia’da bulunan ünlü bir Mısırlı hekim olan Herostratos saraya çağrılmış. Hekim çok uğraşmasına rağmen bir türlü hastalığa çare bulamamış. Bir gün Stratonikeia’nın hastanın odasına girmesi ve birbirine bakışmalarıyla, Antiochos’un heyecanı yüzüne vurmuş. Bu durum doktoru şüpheye düşürmüş ve doktor Antiokhos’un neden yatağa düştüğünü anlamış. Doktor daha sonra gerçeği Antiokhos’u konuşturarak öğrenmiş.
Hekim bu durumu krala söylemenin akıllı bir yolunu bulmuş. Kralın huzuruna çıkınca ona şöyle demiş: “Oğlunuzun hastalığının sebebini öğrendim. Oğlunuz karıma aşık.” Kral bunun üzerine; benim kıymetli oğlumdan karını neden sakınıyorsun ver gitsin o zaman demiş. Doktor siz kendinizi benim yerime koyunuz; eğer sizin karınıza aşık olsa verir miydiniz diye sormuş. Kral da tabi ki verirdim oğlumdan kıymetli neyim var ki demiş. Lafın sırası gelince hekim hemen atılmış: “O halde izin verin gerçeği söyleyeyim. Aslında Oğlunuz sizin karınıza aşık, sizden önce de birbirlerine aşıkmış. Oğlunuz yatağa aşkından düşmüş.” der. Bunun sonucunda Kral ikisinin eskisi gibi birlikte olmalarına izin verir. Antiokhos daha sonra tahta geçer ve şehrin ismini Stratonikeia olarak değiştirir.
Hatta bu hikaye Avrupalı Ressamların konularına da yansımıştır. Birinci olanlara Fransa Krallığı tarafından ödül verilmiştir.
Tarihi
Stratonikeia, Karia Bölgesinin iç kesimlerindeki antik şehirlerinden biridir. Tamamı mermerden ve çoğunluğu beyaz mermerden yapılmış en büyük antik kenttir. Stratonikeia ve çevresinde, Eski Tunç Çağından günümüze yaklaşık 5000 yıllık bir tarihi geçmişi olduğu bilinmektedir. Şehir merkezi ile ilgili buluntular ve tarihi kayıtlar M.Ö. 2000 ortalarına aittir. Stratonikeia’da ilk yerleşime ait duvar kalıntıları kentin güneyindeki Kadıkulesi Tepesi ve kuzey yamacında görülmektedir.
Şehrin ilk surları M.Ö. IV. yüzyıla aittir. Bu surlar yaklaşık 3500 m. uzunluğunda olup, iki taraftan tiyatronun arkasına denk gelen bir yerde birleşir. Daha sonra aşağı şehir kurulur ve surlarla çevrilir. Aşağı şehir surları M.Ö. III.yy.a aittir. Aynı zamanda yukarı şehir Zeus Khrysaoreus’a (altın kılıçlı Zeus) ait bir kült merkezidir. Bu kült, bütün Karialıların mülkiyetidir, antik dönemde dini tören ve görüşmelerin yapıldığı önemli bir dini merkezdir.
Antik şehirde M.Ö. 4. yüzyılda Hekatomnidler Dönemi’nde yoğun bir imar faaliyetinin olduğu anlaşılmaktadır. Bu iyi durum Helenistik Dönem’e kadar devam etmiştir. Büyük İskender’in ölümünden sonra yöre halkı Stratonikeia’nın olduğu yerdeki kutsal bir alanda bir araya gelmişler ve kendi aralarında bir birlik kurmuşlardır. Khrysaonis Birliği olarak bilinen bu birlik hakkında detaylı bir bilgiye henüz ulaşılamamıştır.
Manisa yakınlarında M.Ö. 281’de Seleukoslar ve Lysimachos ile yapılan Kurupedion savaşını, Seleukoslar kazandıktan sonra tüm yöreye hakim olmuşlar. Seleukos kralı’nın M.Ö 281’de ölmesiyle yönetim oğlu Antiokhos’un eline geçmiştir. Stratonikeia, Seleukos Kralı I. Antiokhos tarafından M.Ö.3. yüzyılda adı Stratonikeia olarak değiştirilmiştir.
Stratonikeia ve çevresi Seleukos, Ptolemaios, Makedonyalılar, Rodos ve Roma arasında el değiştirmiştir. Helenistik dönem boyunca önemli siyasi olaylara ev sahipliği yapmıştır. M.Ö 188 de Rodos’un hakimiyetine girmiş. M.Ö 167’den sonra kısa bir süre Roma hakimiyeti altına girmiş.
Daha sonra tekrar Rodos hakimiyetine girmiştir. Romalılara karşı Bergama Krallığı için hak iddia eden Aristonikos M.Ö 130 yılında Stratonikeia’ya sığınmıştır. M.Ö 88’de Pontus kralı Mithridates Stratonikeia’yı geçici olarak istila etmiştir; fakat kent kısa bir süre sonra Sulla tarafından geri alınmış. Pontuslullara karşı koymaları sonucu mükafatlandırılarak kente bağımsızlığı verilmiştir. Daha sonra M.Ö 40 yılında Parthlı komutan Labienus buraya saldırmış, ancak geri püskürtülmüştür.
Şehir, Roma Döneminde yapılan inşasından Roma İmparatorlarından maddi destek almıştır. Aynı zamanda Stratonikeia, adına çok sayıda festival düzenlenen Lagina Hekate Kutsal alanının bağlı olduğu siyasi bir merkezdir.
Lagina Hekate kutsal alanındaki Propylon kapısı üzerindeki kitabede bahsedildiğine göre, şehrin gördüğü zarar Roma İmparatoru Augustus’un yardımı ile onarılmıştır. Augustus dönemi ve sonrasında Stratonikeia’ya yapılan yardımlar daha da artmış ve şehir zengin bir görünüm almıştır.
Şehrin önemi saymakla bitmez. Stratonikeia, bir gladyatörler şehri olarak da bilinir. Hayatta kalmayı başaran bir çok gladyatörün dövüş hayatına son verip, emeklilik hayatını geçirmek, geri kalan yaşamını tamamlamak için seçtiği bir antik şehirdir. Şehir ünlü isimlere de sahip olmuştur. Roma döneminde Çiçero’nun dinlediği ve Asyalı konuşmacıların en iyisi dediği Menippos, Stratonikeia vatandaşıdır.
Stratonikeia, Bizans Döneminde Stratonikeia piskoposluğu bölgedeki diğer kentler gibi Aphrodisias’a bağlanmıştır. Şehir, uğradığı depremle büyük hasar görmüş ve terk edilmiş. Anadolu’nun fethinden sonra M.S. 11. yüzyılda sonlarında ilk Türk uç beyleri güneybatı Anadolu Bölgesi’ne kadar uzanmaya başlamıştır. Stratonikeia, M.S. 14-15. yüzyılda Beylikler döneminde ve sonrasında yerleşim görmeye devam etmiştir. Geç Osmanlı Dönemi’nde Ağaların çok olduğu bir köy haline gelmiştir. Bu köy de Eskihisar olarak günümüze ulaşmıştır.
Antik şehrin ayakta olan yapıları
Farklı dönemlere ait pek çok yapı iç içedir. Bilinen yapılar, sur duvarı, anıtsal çeşme, birlikte şehir kapısı ve sütunlu cadde, gymnasion, bouleuterion, hamam, tiyatro, tapınak ve su yapısıdır. Ayrıca Beylikler Dönemine (M.S. 14-15. yy) ait bir hamam ile 19. ve 20. yüzyıla ait bir cami, sokak dokusu, kahve, ev ve dükkanlar yer almaktadır. Stratonikeia, Antik Dönem ile Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi yapı ve kent dokusunun bir arada görülebileceği nadir antik şehirlerden biridir.
Gymnasion
Kuzey-güney yönünde dikdörtgen planlı inşa edilmiş; kentte bilinen en eski yapıdır. Büyük ölçekli bir yapıdır. Antik Dönemin en büyük Gymnasion’u (105×180 m) olduğu tahmin edilmektedir. M.Ö. 2. yüzyılın ikinci çeyreğine tarihlenir ve inşası sonraki dönemlerde de devam ettiği anlaşılmaktadır.
Augustus ve M.S. 2. yüzyılda Antoninler zamanında yeni düzenlemeler ve yenilemelerin yapıldığı anlaşılmaktadır. Gymnasiumda yapılan kazılarda, buraya ait çok sayıda mimari blok, sütün ve sütun başlıkları ayrıca Bizans Dönemi’ne (M.S 11-13 yüzyıllar) ait mezar kalıntıları tespit edilmiştir.
Bouleterion
Bouleterion, antik şehir merkezinin doğu-batı yönünde yer alan, dikdörtgen planlı bir yapıdır. Yapı, mimari eleman ve süslemelerinden anlaşıldığına göre M.S. 1. yüzyıl başlarından olmalıdır.
Batı kısmında yarım daire şeklinde oturma basamakları vardır. Doğusunda uzanan alanda bir avluya sahiptir.
Bouleterionun kuzey duvarında tıpkı Kütahya Çavdarhisar’daki Aizanoi’deki gibi enflasyonu azaltmak için satışları düzenlemek amacıyla yazılmış yazıtlar var.
Kuzey duvarın iç cephesinde Grekçe yazılırken; dış cephesinde ise Latince’yle yazılmıştır. Bu yazılar Roma Dönemi’nde Stratonikeia’da satılan malları ve bunların fiyatlarını iki dilde; Grekçe ve Latince olarak kayıt altına alınmıştır.
Agora
Bouleterion’un batısındaki agora son kazılarda ortaya çıkmıştır. Agoradan günümüze yalnızca mermer duvarları iyi bir durumda ulaşabilmiştir. Agoranın duvar kalıntıları köyün sokaklarının birinde boylu boyunca uzanır.
Tiyatro
Tiyatro, kentin güneyindeki dağın eteğinde, Kadıkulesi tepesinin başladığı yerde bulunan doğal bir yamaçta yer almaktadır. Çift diazoması olan tiyatro Vitrius’un tiyatro mimarisi kurallarıyla uyuşmaktadır; kuzeye bakar ve merdivenleriyle dokuz künei’ye ayrılır. Yapımına Hellenistik Dönem’de başlanmış Kuzey-güney yönünde, Greko-Romen tipinde bir tiyatrodur.
Yapı, Roma İmparatorluk Dönemi’nde ilave ve değişikliklere uğramıştır. Augustus ve sonrası dönemde tiyatroda büyük değişiklik yapılmıştır. Hellenistik döneme ait sahne binası yıkılmış, yerine üç katlı bir sahne binası inşa edilmiş. Yaklaşık 15.000 kişilik bir tiyatrodur.
Tiyatronun yanındaki Tapınak
Bu mabedin kimin tarafından ve hangi tanrıya saygı duyulması için yapıldığı henüz açıklığa kavuşmamıştır. Yapının Geç Helenistik dönem veya erken Roma dönemine ait olduğu tahmin edilse de bu konuda net bir bilgi yoktur. Yapıya kuzeyinden ve Güneyinden merdivenlerle çıkılmaktadır. Duvarları oldukça yüksektir.
Kuzey duvarının dış cephesinde ve iç yüzünde Grekçe ve Latince yazıtlar yer almaktadır. Bu yazıtlarda Zeus ve Serapise sunulan adaklardan bahsetmektedir. Başka bir yazıtta yılın 12 ayını sembolize eden on iki dize bulunmaktadır. Bunu yazanın şehrin ünlü ismi Menippos oldu yer almaktadır.
Propylon
Augustus Döneminde inşa edilmiş olmalıdır. Yapılan kazılarda girişin güney kenarına ait olmak üzere bir anta ve üç sütunun postament kısmı ile bunların arasında caddeden çıkışı sağlayan basamaklar bulunmuştur. Basamaklar çok kullanılmasından dolayı aşındığı ve daha sonra kaymayı önlemek için taraklanmıştır.
Basamakları çıktıktan sonra üç girişli bir kapıdan geçilmektedir. Kazılarda ortaya çıkan bir duvar Gymnasion’un devamı olduğu düşündürmektedir. Propylon’un Gymnasion ile bir bağlantısı olduğu düşüncesi doğurmaktadır.
Roma Hamamı
Şehrin Roma Dönemine ait birden fazla hamamı vardır. 2 hamam kalıntısı bulunmuştur. Bulunan yazıtlara göre Stratonikeia’da Roma Dönemi’nde birden fazla hamamın olduğu bilinmektedir.
Kuzey şehir kapısı
Augustus Döneminde şehrin ana caddelerinde önemli imar faaliyeti yapılmıştır. Depremde yıkıldıktan sonra Roma İmparatoru Antoninus Pius’un yardımıyla M.S. 2. yüzyılın ortalarında ayağa kaldırılan yapılardan birisidir.
Kuzey Cadde
Kuzey Cadde kazılarında dört evreye rastlanmıştır. İlk olarak Roma Cadde’si, Erken Bizans ve Geç Bizans Dönemi ve Türk Dönemi. Türk döneminden sonra kullanıldıktan sonra terk edilmiştir.
Bazilika
Bazilika, Kuzey Şehir Kapısının batı girişinin güneyinde yer almaktadır. Güney kuzey yönlü, üç nefli bazilikal planda olduğu tahmin edilmektedir. Bazilika yön birliğine uymamaktadır. Bazilikanın apsisinin yönünden anlaşıldığına göre Anadolu’da kiliselerde yön birliği kararı verilmeden önce, (M.S. 375’ten önce) inşa edilmiştir. Çünkü, Anadolu’da M.S 375 yılında alınan kararla kiliselerde yön birliği sağlanmış ve bu tarihten sonra apsisler doğu yönüne bakacak şekilde inşa edilmiştir. M.S. 5. ve 6. yüzyıllarında sonra kullanımı azalan bazilika, önemini şehrin kapısının doğusunda yer alan kiliseye bırakmıştır. Bazilikada yapılan kazılarda yönü ve mimarisi açısından Bizans Dönemi’ne (M.S 11ve 13. yy.) ait olan mezarlara rastlanmıştır.
Su Yapısı
Yatağan-Milas karayolu yapımı sırasında fark edilen bu yapı bugünkü karayolun hemen yanında bulunmaktadır. Yanınndan geçenler kolaylıkla fark edebilir. Kazılarda büyük bir kısmı ortaya çıkarılmıştır. Yapımında devşirme malzemenin de kullanıldığı yapı Roma İmparatorluk döneminde inşa edilmiştir.
Akropol
Stratonikeia’nın akropolü bugünkü köyün güneyindedir. Akropolü kuşatan surların pek azı günümüze gelebilmiştir. Ancak günümüze ulaşan kalıntılardan taşların oldukça geniş ve ince bir işçiliği olduğu dikkati çekmektedir. Kapı kemerinin bir bölümü ile önündeki Korinth düzenindeki yivsiz sütun günümüze ulaşabilmiştir. Çevresinde Roma ve geç Antik döneme tarihlenen birçok eser bulunmuştur. Üzerinde bir araba yarışının da tasvir edildiği bu anıtsal kapı Lagina’ya kadar uzanan kutsal yolun başlangıcıdır.
Augustus ve İmparatorlar Tapınağı
Mabed tiyatronun hemen arkasında şehre yukardan bana bir konumda yer almaktadır. Şehir planındaki yeri ve konumunu kıyaslarsak başka bir antik şehirde tiyatronun hemen arkasında tapınak göremeyiz. Mimari detaylardan anlaşıldığına göre tapınak M.S I. Yüzyılın ilk çeyreğinde yapılmış olabileceği anlaşılıyor. Tapınak hakkında Heredotos, Karia’da önemli kararların alındığı ve herkesin toplandığı önemli bir tapınak olarak bahsetmiştir. Tapınak, beyaz mermerden çok ince bir işçilikle inşa edilmiştir.
This post has already been read 11357 times!
Tebrikler, teşekkürler.